Turgay Semercioğlu, Eğitim Fakültesinden mezun olduktan sonra bir süre öğretmenlik yaptı.
Amatör olarak Çimentospor’da futbol oynadı. Çimentospor’u 1.Amatör Küme’ye çıkardıktan sonra 19 yaşında da Trabzonspor’a gitti.
Trabzonspor’un Ankara’da PTT’ye mağlup olup şampiyonluğu kaybettiği sene sonrası öze dönüş gerçekleştirildi. O öze dönüşte Ali Kemal, Hüseyin Tok, Şenol Güneş, Kadir Özcan gibi isimlerle beraber Trabzonspor’u 1. Lig’e çıkaran kadro oluşturuldu.
1975 yılında 20 yaşında ilk kez Millî Takım’a seçilen Turgay Semercioğlu, 6,5 yıl formayı hiç çı-
karmadan Millî Takım’da yer aldı. 29 kez üst üste Millî Takım’da oynayan oyuncu olarak da rekoru
hâlâ elinde bulunduran Turgay Semercioğlu ayrıca bu gururu da futbol kariyerine ekledi. 15 yıl
Trabzonspor forması giyen Turgay Semercioğlu, aktif futbol hayatını 1988 yılında noktaladı ve
daha sonrasında da antrenörlük yaptı. Turgay Semercioğlu, Trabzonspor forması ile 7 lig şampiyonluğu (1 ikinci lig, 6 birinci lig), 6 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 3 Türkiye Kupası, 3 Başbakanlık Kupası ve bir kez düzenlenen Kıbrıs Barış Kupası’nın kazanılmasında bulunan isimlerden birisi oldu.
Turgay Semercioğlu, 600’ün üzerinde maça çıktı.
Turgay Semercioğlu, Özkan Sümer’in Türk futboluna özellikle de altyapının mimarı olarak damga
vurduğunu söyledi. Özkan Sümer’in kendine has bir sistemi ve karakteri olduğunun altını çizen
Semercioğlu “Bu özelliklerinden hiçbir zaman vazgeçmedi. Özkan Sümer’in söylemlerinin, bugünkü dünyada oynanan futbolun aynısı olduğunu ifade eden Semercioğlu, “Bunun en belirgin
özelliğini de Avrupa Futbol Şampiyonası’nda izledik” dedi.
Özkan Hocam gençliğinde futbol oynamış, Trabzonspor’da ikinci liglerde görev yapmış. Daha sonra
teknik kadro olarak, Türk futboluna damga vuran bir kişi. Özkan hocamız Trabzon’da altyapı mimarı
olarak kendini ön plana çıkarmış, onun haricinde de görev geldiği zaman A Takım yani Profesyonel
futbol takımda görev yapmış. Trabzonspor’da yardımcı antrenörlükten başlamış daha sonra teknik
direktör olmuş. İlerleyen süreçte Galatasaray başta olmak üzere çeşitli takımlarda antrenörlük
yapmış bir kişi. Türkiye’de Özkan Sümer, Metin Türel, Gündüz Tekin Onay, İsmail Dilber’den oluşan
bir grup var. Bunlar Avrupa’ya gidip orada dünya futbolunda ne gelişiyorsa, oradan aldıkları bilgileri
Türkiye’ye gelip uygulayan hocalarımızdır. Tabi Özkan Hocamız o bilgileri kendi yorumuyla, Trabzonspor’da antrenör olduğu zaman bizim üzerimizde uygulardı. Yani yeniliğe açık bir antrenördü.
Kendine has bir sistemi vardı, kendine has bir karakteri vardı. Kendine has bir totemleri vardı,
katılığı vardı. Onlardan da hiçbir zaman taviz vermedi. Ama dediğim gibi öyle bir yenilikleri bizim
üzerimizde deneyerek Türk futboluna katkı sağlamaya çalışan bir hocaydı. Futbol antrenörlüğü bittikten sonra da tekrar altyapıya dönerek bugün Trabzon Özkan Sümer Akademisi layıkıyla onun
adına güzel bir akademi kurulmuş oldu. Bütün bunlara rağmen alt yapıcı olarak bilinen bir hoca.
SÖYLEMLERİNİ AVRUPA FUTBOLUNDA İZLİYORUZ
Yeniliği, değişikliği seven bir hoca. Bugün dünya futbolunda ön plana çıkan “Top bizde kalsın, pres
futbolu” bizim oynadığımız 40 sene önce “Şok pres olarak” Özkan Hoca karşımıza çıkarmıştı. Tabi
onun o zaman uygulama şartları çok önemliydi. Yeni bir akımdı, çok beceremedi. Trabzonspor’da
biz iyi olmamıza rağmen onu çok özümseyemedik ama bugün onun söylemleri, bugünkü dünyada
oynanan futbolun aynı. Avrupa Futbol Şampiyonası’nda bunu daha net olarak gördüm. İtalya ve İspanya Milli Takımı çok iyi analiz etti. Tam 90 dakika her mevkide tam saha pres yaptılar oynadıkları
her maçta. Yani Özkan Hocanın o “Şok Pres, Şok Pres” dediği zaman, şimdi orda bu gerçeği daha da
iyi görüyoruz. Özkan Hoca bunları 40 sene evvel Avrupa’da bulup ortaya koyan yenilikçi bir hocamız.
SIFIR TOLERANS
Özkan Hocamız karakter olarak belki sert görünümlüydü. Biz o dönem iki hocayla çalıştık. Ahmet
Suat Hocamız ve Özkan Hocamızla. İkisinin karakterlerini karşılaştıracak olursak, birisi Güney Kutbu, diğeri Kuzey Kutbu. Yani o kadar zıt… Özkan Hoca Kuzey Kutbu ise Suat Hoca Güney Kutbu. Ne
demek bu? Suat Hoca bilhassa takım içinde zarar verici olayları çok görmez, arkasını döner. Yani
daha yumuşak, daha sevecen. Galip gelirken bazı eksikliklere tolerans gösterme. Özkan Sümer
Hoca da asla bir tolerans yok. Çok küçük bir yanlışı bile cezalandıran ve “Hep benim dediğim olsun”
diyen bir hocaydı. Karakterleri öyleydi. O takım iki antrenörle de şampiyon oldu. Suat Hoca hep tecrübelilerden yanaydı, Özkan Hoca altyapıdan takıma oyuncu sokmayı çok severdi. İnanıyorsa
yaşında oyuncuyu şampiyonluğa giden kadroya sokmayı çok seven bir hocaydı. Futbolu bıraktıktan
sonra Trabzonspor’un altyapısında birlikte antrenörlük yaptık. O başımızdaydı, ben de onun yardımcısı olarak çalıştık. Kendimizi altyapıya verdik.
TRABZON’DA HEP YENİLİK İSTER, YENİLİK ARARDI
O hep yenilik arar, yenilik isterdi. Suat Hoca hep tecrübeden yanaydı. Özkan Hoca, ‘Tecrübe olsun
ama alttan da gençlerimiz gelsin, mutlaka takımın içerisine girsin’ düşüncesindeydi. Yetişen oyuncuya görev verme anlayışı vardı onda. Zaman zaman başarılı oluyordu ama zaman zaman da olmuyordu, bu bir gerçek. Suat Hocanın 4 tane şampiyonluğu var. Anladığım kadarıyla aslolan kadronun
yeterliliği. Türkiye çapında hocaların bu tür kalite farkları mutlaka ortaya çıkıyor. Trabzonspor 6
şampiyonluk kazandı o dönem, 4’ü Ahmet Suat Hocayla, 2’si Özkan Hocayla. Şampiyonluk yetenekleri olan iki tane hoca. Özkan Hoca her zaman sahanın içindeydi. Her yaşta futbol onun ailesi gibiydi.
Vaktinin büyük çoğunluğunu ailesinin yanında değil de Trabzonspor’da geçiriyordu. Bir bakıma birinci ailesi Trabzonspor’du. Özkan Hoca için senelerce bu hep böyle devam etti.
ONU DA BEN BİLİRİM!
Özkan Hocayla çok hatıralarımız var. Disiplini çok severdi bu yüzden de takıma çok ceza veriyordu.
1 dakika geç kaldın ceza, 1 dakika erken geldin ceza. Haſtanın belli bir günü ceza açıklamaları vardı
Özkan Hocanın. O zaman çok fazla para kazanmıyorsun ama canın yanıyor. Santrafor Hüseyin Tok’la
ilgili o konuda hatırladığım bir anım var. “Salı günkü idmanda rakibe yumuşak girdin, Perşembe
günkü idmanda rakibe sert girdin.” Diyerek Hüseyin Tok’a iki tane ceza. O da bu durum karşısında
biraz da şaşkınlıkla “Yumuşak girdin ceza, sert girdin ceza, bunun ortasını nasıl bulacağım?” dedi-
ğinde Özkan Hocamız klasik ifadesiyle,
-Ehh onu ben bilirim, dedi. Aynen tabir bu.
CEZA GÖRMEDİN AMA GÖREBİLİRDİN!
Benimle ilgili bir anımız da şu şekilde.
Gerçekten üzücü. Eskişehirspor’la deplasmanda oynuyoruz. 0-0 berabere kaldık. Kadir ile Ali Kemal dışarı atılmıştı. Onların sol açığı da Fenerbahçeli Ender. Daha sonra Herta Berlin’e giden Ender
ki, Türkiye’nin en kuvvetli sol açığı. Ben de gencim. Müthiş bir sol açık, benim karşımda oynuyor, 3-4
elle saramazsın. Açık oynamasına karşın sert oynuyor. Ben onunla kapıştım, o bana ben ona… Maç
0-0 bitti. Ben onu hücuma sokmadım ama o da beni gebertti adeta. Hatta didişmemizden dolayı
sarı kart da görmüştük. Ne yapılır, “Bravo, karşımdaki rakiple kora kor mücadele edip savaşa gitti,
gözünü budaktan sakınmıyor”
Öyle ya öyle bir oyuncuya ödül verirsin normalde. Bir haſta cezalar açıklandı, bana ceza geldi.
-Niye hocam?”
-Eskişehirspor maçında Ender’le sert futbol oynadın.
-Hocam, kırmızı kart görmedim dedim.
-Görebilirdin” dedi. Ve oradan ceza yedim. Bu da benim için çok enteresandır.
1 DAKİKAYA BİLE AFFI YOKTU
Zonguldak’tayız. Yaz aylarıydı, saat 16.00’da maç var. Maç öncesi istirahatteyiz, Necati ile aynı odadayız. Saat 14.00’de aşağıda salonda buluşacağız, stat yakın olduğu için arabaya binip gideceğiz.
Hazırlandık, saat 2’ye 10 kala odadan çıktık. -Necati, girmeyelim salona, bu şimdi ceza vurur bize”
dedim ve merdivenlerde oturduk. Çantalarımız, spor malzemelerimiz yanımızda saat 2’yi bekliyoruz. 2’ye 1 kala salonun kapısı açıldı, Özkan Hoca çıktı tuvalete giriyor. Kafayı kaldırdı bizi gördü. Ve ceza açıklandı, bize ceza vurdu,
1 dakika kala neden odanızdan çıktınız?
Bana göre üzücü ama gülünecek olaylar. Böyle hatıralarımız var. Niye o yöntemi uygulardı bilemiyorum tabi. Şu anda bile düşünüyorum. “Bu kadar insana neden ceza vuruyordu. Küçücük bahanelerle, görmediği olaylarda bile birilerinin şaka yollu anlattığından ‘O onu yaptı, bu bunu yaptı’ diyerek bile ceza vuruyordu.
Diyordum ki, “Yönetimin parası yok, şahıslar vardı. Özkan Hoca herhalde yönetimle anlaştı. Ya da
yönetim ona “Bunlar devamlı galip geliyor, biz onlara prim veriyoruz. Sen bir şey bul onlara ceza vur
da cebimizden fazla para çıkmasın, çünkü yetiştiremiyoruz” dedi, diye düşünüyordum. Şu andaki
düşüncem de hala öyledir.
Hakikaten bu konu aramızda sorundu, çünkü biz de ekmek parası kazanıyorduk. Sürekli galip geliyorduk, bazen da berabere kalıyorduk. Biz o gelen parayla ailemizi geçindiriyorduk. O paranın büyük kısmı küçücük bahanelerle elimizden alınıyordu. Hakikaten benim üzerimde çok büyük etki yaratan
bir hadiseydi.
Özkan Hoca Türk futboluna, Trabzon futboluna, bilhassa altyapılara Avrupa’dan gidip öğrendiklerini
gelip hizmet olarak verdi. Bazen “Acaba bu hizmetleri yanlış yorumlamış olabilir mi” diye de düşü-
nüyorum.
2 AYLIK ARADA 4 GÜN İZİN
Bir sezonda 30 puanla şampiyon olmuştuk. Hatta Trabzon’da bir falcı çocuk “Trabzonspor 30 puanla
şampiyon olacak” dediği sezon. Yine Avrupa’ya gittiler geldiler, devre araları falan. Trabzonspor’la
başladı, bu şok pres olayı başladı. Şok pres olayında da antrenmanda baskı baskı baskı, yoruluyorsunuz. Çünkü baskının ayarını çözemedik. Ne zaman baskı ne zaman dinlenme… Tüm maç boyunca
baskıyı uygulamaya çalıştık, yorulduk. Galip geldik. İki puanlık sistemde o zaman Fenerbahçe ile
arada 4 puan fark var. İlk yarıyı öyle bitirdik. Kış mevsimi idi. Ve o kış soğuk geçiyordu. Biz futbolcu
olarak o kadar çok yorulduk ki… Ve kıştan dolayı federasyon devre arasını iki ay uzattı. Böyle bir
durumda yorgun futbolculara en az 15 gün izin verilir. Futbolcu zaten formdan biraz geriye düşer,
ondan sonra 1,5 aylık bir düzen var. Aynı yaz sezonu gibi çalışmayla başlarsın. Özkan Hoca antrenmansız duramıyor, bizden ayrı kalamıyor. Bize sadece 4 gün izin verdi. Biz sadece 4 gün izin yaptık.
Maçlar 2 ay sonra, biz 4 gün sonra başlıyoruz ve idmanlar da tek idman değil çiſt idman. O zaman
Avni Aker’in arka tarafında koşular falan çiſt idman. Bugünkü mantıkla düşündüğünüzde böyle bir
şey asla olamaz. Mümkün değil.